Kendi ülkesine, kurucusuna düşman bazı kimseler başka ülkeler adına pankart açıyor. Be insan evladı "vatan" ne demek senin ne haberin varda diğer ülkeler adına savunma yapıyorsun? Sana bunu yapma hakkını veren şeyin cumhuriyet olduğundan haberin yok. Bak bu cehaletin ta kendisi.
6 şehidimiz varken Filistine destek yürüyüşü mü yaptınız gerçekten? Sizleri bugüne kadar terör için, teröre destek verenleri lanetlemek için ve kendi evladının canı içinde sesinizi çıkarırken görmeyi ne çok isterdik oysa ki. Başkasının vatanına sahip çıkmak daha kolay olsa gerek!
Tarih Türkleri misafirperver diye yazarken arapları da 'hain' diye yazıyordu. Biz din kardeşliğine değil, araplarla kardeş olma fikrine karşıyız. Çöl bedevisi olmaya hayranlık duyan varsa, duymaya devam edebilir. Benim Türk'ten başka dostum yoktur!
Farkında mısınız bilmiyorum ama eskiden eylem yapan, anti-milliyetçi hareketlerde bulunanlar yargılanırdı. Şimdilerde ise milli değerlerini korumak, savunmak için çabalayanlar tutuklanır oldu. Felaket bir oyun oynanıyor. Oyunun sonu hilafete çıkıyor.
Ölüm diye bir gerçek varken ufacık şeyleri sırtımıza yük ediyoruz. Yarından emin şekilde bugün hissettiklerimizi, istediklerimizi nasılda erteliyoruz. Ne ahmak varlıklarız, ne çok eminiz zamandan. Gezmek, görmek, sevmek ve bir çok eylemin zamanının şu an olduğunu anlasak keşke.
Zamanın yamanlığı.
İnsan gerçekten büyüyünce anlıyormuş bazı şeylerin kıymetini. Geçen yaşlar, yollar, insanlar hepsi geride kalınca kıymete biniyormus. Düşününce zamanı, bir tren garı sessizliği işliyor içime. Dönebilseydim eğer çok şey söylemek isterdim kendime.
Önce sesli ortamları sevmemeye başladım.Sonra saçlarım beyazlarken kırışıklıklarım çıkmaya başladı. Kanka dışarıda ne işimiz var evde kahve içelim evresini yaşarken bugün boyumun 2 cm kısaldığını öğrendim. E yuh ama 27 yaşındayım daha. Gençlik evresindeyken atla tuşuna mı bastım?
Her şey oldunuz, bir tek Türk olamadınız. Şu çabanın onda birini Doğu Türkistan'da ki kardeşlerimize gösterseydiniz keşke. İşte o zaman sizin vatanına, milletine bağlı asil insanlar olduğunuza inandırdık. Cidden yazık.
Henüz çocuk yaştayım, sokaklar hepimiz için güvenli. Sığınmacılar yok. Hava sanki hep bahar. Çamurdan pasta yapıyorum. Hayat daha modern, insanlar daha mutlu. Her yerde bu şarkı, coşkulu. Her ne olduysa bu yıldan sonra oldu. Tüm renklerimizi çaldılar. Bize kasvet grisi kaldı.
Şu paylaşım yaptığımızda görünen her erkek ismini kişinin sevgili sanma olayını ne zaman bitireceğiz? Çiçek dükkanında çalışan öğrencimin her gecisimde hediye ettiği çiçekleri paylaşıyorum. Ooo enişte mesajı. Yok devenin nalı.
Şehrimde böyle şeylerin yaşanıyor olmasını hazmedemiyorum. Eskişehir bağları, Küçük Mustafa, Sahabiye ve daha bir çok semt bu kansız, soysuzlarla dolu. Bu bahsettiğim sadece bir il. Küçücük bir çocuğa sapıkça yaklasabilen bu şeref yoksunları tehcir edilmeli. Başka yolu yok.
Hacettepe eğitimi ayrı diğer illeri ayrı bir sepete koymak ne sığ bir sınıflandırma. Siz bu cümlelerle Ağrı eğitimden mezun olmuş, mesleğinde harika şeyler başaran bir öğretmeni ötekileştiriyorsunuz. Öğretmenlik akademik başarı ile ölçemeyeceğiniz kadar derin bir meslektir.
Bu nasıl bir kindir ki binlerce yavruyu göz göre göre öldürmeye karar verebiliyorsunuz? Dilinizden düşürmediğiniz dininizi hiç mi anlamadınız?Ekosistemin ne olduğuna dair hiç mi bilgi edinemediniz?Bu yasanın sonuçlarını ön görememek nasıl bir ahmaklıktır?
#YasayiGeriCek
Bu gece gökyüzü berrak. Yıldızlar açık seçik ortada. İzlerken birinin gökyüzünde süzülüşüne denk geldim. Dilek tuttum. Olanlara, olmayanlara, oluyor gibi olup yolu sapan tüm günlerimize inat. Yine ve yeniden aynı şeyi diledim.