Bugün Prag’da 44 Avrupa ülkesinin devlet ve hükûmet başkanları olarak bir araya geldik, her açıdan yoğun içerikli ve verimli toplantıların olduğu bir gün geçirdik.

Barış, güvenlik, enerji, iklim ve ekonomi konularında Avrupa’yı da etkileyen küresel sorunları ele aldık.

Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan’la da bir görüşmemiz oldu. Bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri temelinde tam normalleşme hedefimize ulaşabileceğimize samimiyetle inanıyorum.

Avrupa Birliği’nin karşılaştığı meydan okumaların üstesinden gelinmesinde ve birliğin uluslararası rolünün yeniden tanımlanmasında Türkiye’nin yeri doldurulamaz.

Bu hakikatin Avrupalı dostlarımız tarafından da kabul edilmeye başlandığını gördüm.

Ülkemiz güvenlik, savunma, terörizm, göç, enerji arz güvenliği, sağlık, tedarik zincirleri gibi temel sıkıntıların aşılmasında hayati öneme sahiptir.

Türkiye’nin önüne çıkartılan engeller adil değildir, bu durum AB’nin menfaatlerine de zarar vermektedir.

Yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin AB için anahtar bir ülke olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Bu hususu muhataplarımız da teslim etmiştir.

AB’nin bazı ülkelerin çıkar ve ihtiraslarına teslim olmadan ilişkilerimizi katılım perspektifi temelinde ilerletmesini bekliyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşının ilk gününden itibaren akan kanın önüne geçmek için büyük çaba sarf ettik.

Tahıl koridoru ve esir takasını önemli birer diplomatik başarı olarak değerlendiriyoruz.

En kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğu inancıyla gayretlerimizi sürdürüyoruz.

Birlik üyesi bazı ülkelerin Türkiye ile iş birliği ve iyi komşuluk yerine gerginliği tırmandırmayı tercih ettiklerini görüyoruz.

Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında ve egemenliğinde gözü yoktur. Biz ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin menfaatlerini koruma mücadelesi veriyoruz.

Doğu Akdeniz ve Ege sorunlarını uluslararası hukuk çerçevesinde çözmek istediğimizi defaatle dile getirdik.

AB’nin de bu konuda birlik dayanışması adı altında haksız ve hukuksuz girişimlere destek olmak yerine muhataplarımızı ikili temelde diyaloğa davet etmesini bekliyoruz.

Kıbrıs’ta çözümün tek anahtarı Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescilidir.

Kalıcı bir çözüm için Kıbrıs Adası’ndaki gerçeklerin kabulü gerekiyor.

Biz bu hakikatler ışığında adımlarımızı atmaya devam edeceğiz.