İsrail'e karşı Türkiye'nin aldığı pozisyonun makuliyet içeriyor olmasını bilinçli dış politikaya dönüş olarak nitelendirenlere gülüyorum. Bu politika bilinçli tercihin değil dönemsel güç kaybının, ekonomik/siyasi zayıflığın doğal sonucu. Eğrisi doğrusuna denk geliyor orası ayrı.

Tamamen katılıyorum. Hâkim-savcıların baskı veya hukuka aykırı hareket etmeme güdüsüyle dosyalardan el çekmeleri veya maslahatçı karar vermeleri onları bu çürümeden beri kılmaz. Anlayış da beklememelidirler. Bu meslek korkuya veya çekinceye mahal vermez. Mesleği bilerek seçtiniz.

İslamcıların özellikle Türkiye'de neye mâl oldukları ortada. Fakat İsrail'in Filistin halkına yaşattıklarının yanında şu anda konuşulacak mesele değil. Normalde soykırım kelimesini olur olmadık yerde kullanmamak lazım fakat son 48 saatte yaşananların başka da bir tarifi yok.

Şu haberi okuyup da şaşıran hiçbir avukat olmadığına eminim ama ispat edemem. Yıllarca yargı camiası içinde avukatların dile getirdiklerine deli saçması muamelesi yapıldı. Şimdi mızrak çuvala sığmamaya başladı.

Bu arada ilgisiz gelebilir ama yargı düzenini böyle bir girdaba soktuğunuz vakit İçişleri Bakanı isterse günde 100 operasyon yapsın yine de suç örgütlerini bitiremezsiniz. Hakkına yargıda kavuşamayan halk çözümü gayrimeşru yollarda arar, mahkemeye gitmek enayilik gibi algılanır.

- Savcı soruşturma dosyasına bakmaz
- AYM hak ihlali başvurusuna bakmaz.
- Mahkemeler AİHM kararını uygulamaz
Mis gibi ülke gerçekten. Ondan sonra Adalet Bakanı, Avrupa Konseyi'ne tirat çekiyor hukuk devletiyiz diye. Keşke dönüp bir baksa altında neler oluyor.

FIFA Uyuşmazlık Çözüm Dairesi yeni kararlar yayınladı. Türk kulüpleri ihlal performanslarıyla göz kamaştırıyor. Kayserispor da iki dosya ile nasibini almış: Denis Alibec ve Joseph Attamah. Detaylarını yazacağım..

Yargının sistemli olarak geciktiği, yasamanın yasal düzenleme yapmayarak buna göz yumduğu, %100 enflasyon olan bir ülkede makul sürede yargılanmama şikayetlerini götürebileceğimiz bir yargı yolumuz yok artık. Bedeli üzerine düşeni yapmayan sorumlular değil hak mağdurları ödeyecek

AYM'nin Keser Altıntaş kararında AİHM'in Burmych vd/Ukrayna kararından esinlendiği anlaşılıyor. Ancak, bence yanlış olan kararında, AİHM en azından dosyaları uygulama için Bakanlar Komitesine göndermişti. AYM, tüm makul süre başvurularını bu kararla uzay boşluğuna gönderdi.

Kamu görevlilerinin hesap vermesinin engellenmesi mevcut yürütme ve yargı düzeninin âlâmet-i farikası haline geldi. 6 Şubat depremlerinde de aynısı yaşandı ve yaşanıyor. Bu düzeni getirenler bir de sağda solda utanmadan 'insanı yaşat ki devlet yaşasın evlat' diye dolaşıyorlar.