yarın tatil. alarm kurmadan uyuyacağım. doktora yeterlilik sınavını geçip kurtuldum. benim için mutluluk şu an bu. amsterdam'da olmak isterdim tabii. soğuk bir hava isterdim. kapitalistleşme sürecini tamamlamış insanların birbirlerine yabancılaştığı bir ülkede yaşamak isterdim.

okuyup ettiğim o varoluşçu romanlardaki tiksinti halini 2 haftadır üzerimden atamıyorum. kirilov gibi intiharcıydım belki ama en azından bir tarafım gelişimci ve dönüşümcüydü. onu da kaybettim. tek umudum millete asya ferahlığı veren duyguları edinmemi sağlayacak ilaçlar artık.

bugün 11 mart. sürekli ertelediğim ve virginia woolf'un da öve öve bitiremediği george eliot'ın middlemarch eserine nihayet bugün başladım.

işte michael haneke'nin o filmi.. balıklar yeryüzüne fırlatılmışlardır. tüm balıklar amaçsızdır. yaşam yüktür, hiçlik ise huzurdur. varoluş balıklar için özden önce gelir. bir beyaz yakalı balık mutlaka intihar etmelidir. intihar, orta sınıf balık monotonluğunun mutlak çözümüdür.

bağlaç hatası yapan insanı ordinaryüs dahi olsa ciddiye alamıyorum. almak zorunda mıyım kardeşim? o da beni ciddiye almasın. bu arada şu ordinaryüslük müessesesini niçin kaldırdınız yahu? ordinaryüs profesör doktor tahir taner'e saygılarımla.

-mustafa duman ile ortak editörlüğünü üstlendiğimiz yeni kitabımız yayımlandı. Kitap toplamda 11 yazarın oluşturduğu 9 bölümden oluşuyor. yağmur Erdem TURGAN Levent Özkan Caner Ekizceleroğlu Hüseyin ERDAŞ istanbulkitapcisi.com/turkiye-ekonom…

galileo devrimi, dünya merkezli evren görüşünü ve dolayısıyla evrenin insanlar için var olduğu insanmerkezciliği sarsmıştı. bu güvensizlik, bilimsel devrim için mühimdi. müridlerini beyaz yakalıların oluşturduğu astroloji trendi ise şu günlerde geriye dönüşün habercisi maalesef.

akademideki sürdürülebilirlik çalışmaları,

profesör doktor zafer toprak ölmüş. kendisi türk devrim tarihi okumaları yapan her gencin mutlak durak noktasıdır. sosyal bilimler açısından kusursuz olan bu durak öylesine bir duraktır ki okuyucunun oturup soluklanmasını sağlar. toprağı bol olsun. hocanın ismi daima yaşayacak.

bu hata inanılmaz yaygın. reel döviz kuru ve reel efektif döviz kuru endeksinde de durum bu şekilde. kur ve reel kelimelerini görünce herkes endekse koşuyor. oysa ilkinin artışı ikincisinin düşüşüdür. diğer bir problem de cds. herkes kullanıyor ama kimse ne olduğunu tam bilmiyor.

cumhuriyet'in 75. yılı ve 100. yılı.. kimse 25 yılda bu kadar geriye gidişi tahmin edemezdi muhtemelen. en önemlisi de yaşadığımız materyal kıtlığı. hiçbir şey yok bu 100. yılda, materyal yok. 75. yılda ağzına kadar dolu olan materyal bolluğu nereye gitti? ruhsuz bir 100. yıl..

cumhuriyetimizin ve devrimin 100. yılı kutlu olsun. yağmur ile şöyle bir makalemiz yayımlandı. makalemizin motivasyonu lozan tutanaklarıdır.

kişisel gelişim okumaları yapan beyaz yakalı çıkmazı.. bu çıkmaz, daima yoga ve hint zırvalarıyla birleşir maalesef. hayatı yeniden keşfetmek.. bu sabah metroda gördüğüm kişinin okuduğu kitabın ismiydi. isteyen istediğini okur elbette, bana ne. ben de yorumumu yaparım sana ne.

tartışmaya kapalı subjektif bir fikrimi belirtmek isterim. dünya tarihinde en underrated bulduğum isim: kavalalı mehmet ali paşa.

son zamanlarda çıkan filmlerin hemen hemen hepsini izledim. zone of interest, poor things, anatomy of a fall, dolunay katilleri, oppenheimer, napoleon falan. oscar'a hazırım. lanthimosçu felsefe nedeniyle favorim poor things olsa da hiçbiri zone of interest kalitesine yaklaşamaz.

berkun oya'nın “kuvvetli bir alkış" dizisini şimdi bitirdim. beşinci bölümle daha da tırmanan oğuz atay etkisi beni bayağı etkiledi. daha önce bilinç akışı anlatım tekniği ve varoluşçuluk bu seviyede yapıldı mı bilmiyorum. ancak bir dâhinin yapabileceği kalitede bir eser bu.

ekonomi ile ilgili elime ne zaman kaliteli bir kitap alsam ya da dergi mutlaka bir yerinden "erinç yeldan" çıkıyor. hiç mi boş durmadın be hocam?

gecikmeli ankara treniyle gelen kadın. yirmi altı yaşlarında, uzunca boylu, göğüslü. saçları, gözleri kara, kirpikleri uzun, kaşları biraz alınmış, burnu sivri, dudakları ince, yüzü gergin, esmer. çayı tek şekerli içiyor.

bugünkü kurul toplantısında hiç haz(etmediğim) hüseyin avni paşa, çokça haz(ettiğim) mithat paşa, pek haz(etmediğim) mütercim rüştü paşa, nadiren takdir ettiğim süleyman paşa, bayağı önemsediğim beşinci murat ve adını çok anmadığım hayrullah efendi bulunuyordu.

ölmenin gerçekten çok büyük avantajları var elbette ancak bence en önemli avantajı takıntılı ve çok düşünme halinin birey açısından tamamen sonlanmasıdır. bir mimikten dahi anlam çıkarmaya meyilli olan birisinin bu konforsuzluktan tek kurtuluşu yalnızca --ölmek maalesef.